Sıkça Sorulan Sorular
Yapılan görüşmelerden ve planlamalardan sonra bir avukatın sağladığı imkanlardan yararlanabilmek ve avukatın süreci takip etmesinden evvel bizlerle “Avukatlık Hizmet Sözleşmesi” imzalamanız gerekmektedir. Ardından gerekli olması halinde noterden vekaletname çıkartmalısınız. Avukatınızın talebi doğrultusunda vekaletname çıkartmak için gideceğiniz noterde avukatınızın size vereceği vekalet bilgilerini notere iletmeniz yeterli olacaktır.
Avukatlık Kanunu gereğince Avukatınızın size sunmuş olduğu hizmete göre bir bedel ödemek durumundasınız. Yapılacak iş karşılığı ödenmesi gereken bedel asgari tutarı her yıl Resmi Gazete’de yayımlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” ile belirlenir. Tarifede belirtilen tutarlar altında iş yapılması Avukat açısından da disiplin suçudur. Muğla Barosu’nun yayınladığı Tavsiye Niteliğinde Avukatlık Ücret Tarifesi ise Muğla Barosu’na kayıtlı avukatlar için düzenlenmiş tavsiye niteliğinde yer alan işleri ve ücretleri içermektedir.
Hayır. Hukukumuzda yargılama usulü olarak yazılı usül esastır. Yani dilekçelerde yer alan beyanlar ve ifadeler sözlü yargılamaya göre çok daha fazla öneme sahiptir. Avukatın savunma ve iddialarını dilekçeleri ile yazılı olarak sunması, duruşmada sözlü olarak beyan etmesine göre çok daha sağlıklıdır. Hakimlerin iş yükünü de düşündüğümüzde sözlü olarak ifade edilen beyanların akılda kalıcılığı yazılı beyanlara göre oldukça azdır. Duruşmada, yazılı beyanda yer almayan hususlar varsa dile getirilmeli, hakimin varsa sorularına cevap verilmelidir. Bu nedenle tüm hususların açık, net ve öz bir şekilde sırası ile yazılarak dosyaya ve davanın hakimine sunulması aslolandır.
Hukukta karar merci hakimdir. Yerel mahkemede lehinize/aleyhinize verilen kararların üst mahkemelerde görülmesi, koşulların gerçekleşmesi halinde mümkün olabilmektedir. Ancak bu kararları verenlerin birer “insan” olduğunu, yanılabildiğini de göz önünde bulundurduğumuzda asla kesinlik söz konusu olamamaktadır. Bu nedenle hiçbir zaman “kesin” gibi bir kelime kullanıp müvekkillerimize bir taahhüt vermeyiz. Aksi takdirde bu yapacağımız etik olmaz. Umut satmış oluruz. Müvekkillerimize verebileceğimiz tek taahhüt dava veya işinizi elimizden gelen en iyi şekilde, en yüksek gayret ve çaba ile takip edeceğimizdir. Fakat yine de ileri sürdüğünüz beyanlar doğrultusunda davanın süreci ve muhtemel verilecek karara yönelik bir fikri sizlere sunabiliriz.
Evet, açabilirsiniz. Fakat hukuk çok karmaşık ve incelik isteyen bir müessesedir. Profesyonel bir yardım hem zamandan hem paradan tasarruf sağlar. Haklı çıkmak ile haklı olmak, birbirinden farklıdır. Bu konuda bir atasözü ile cevap vermiş olayım: Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak. İleri sürdüğünüz hususlarda su götürmez bir biçimde haklı olabilirsiniz. Fakat dilekçenizde belirteceğiniz bir cümlelik hatta bir kelimelik beyan dahi “haklı çıkmanıza” engel teşkil edebilir.
Dava açma süreci ile yargılamanın ne kadar süreceği hakkında önceden bir süre belirtmek mümkün değildir. Dava süreleri; nerede ve hangi mahkemede görüleceğine, yargılamanın türüne, mahkemenin iş yüküne, ilgili bulunduğu adliyedeki personel yeterliliğine vb. etkenlere bağlı olarak değişebilmektedir. Kaldı ki, bir davanın yüksek mahkemede görülmesi halinde bu dava süreci daha uzayabilmektedir. Neticede net bir süre belirtmek etik ve doğru olmamaktadır. Ancak şu konuda bilgilendirme yapmakta yarar görmekteyim: Davanın kısa sürede sonuçlanması için yargılama esasında usul hatalarının yapılmaması ve davanın dinamik bir şekilde yakından takip edilmesi gerekmektedir.
Dava masrafları; davanın açılması esnasında ödenmesi gereken dava harcı, yargılama giderleri ile vekil ile takip edilen işlerde avukatlık ücretini kapsamaktadır.
Dava harç miktarları her yıl yukarı yönlü değişmektedir. Mevzuatta yer almaktadır. Davaya yönelik tebligat giderleri, yargılamada başvurulacak keşif, bilirkişi, tanık gibi delil vasıtalarının ücretleri ise yargılama giderlerini oluşturmaktadır.
Dava masraflarının kim tarafından ödenmesi gerektiğine mahkeme dava sonunda karar vermektedir. Ancak ilk etapta bu masrafların davacı tarafından yatırılması zorunludur ki dava sürebilsin.
Davalar, görevli ve yetkili kılınmış mahkemelerde açılmalıdır. İşin niteliğine, ihtilafın içeriğine göre görevli ve yetkili mahkeme değişiklik gösterecek olup yetki ve görev tespitinin doğru yapılmaması davanın reddedilmesi sonucuna yol açabilecek, süreci uzatabilecektir. Süreci uzatacak veya hak kaybına yol açacak bir yetki/görev hatası yapılmaması için dava açmadan önce bir avukata danışmanızı öneririm.
Dava sonuçlandıktan sonra, mahkeme kararı neticesindeki haklılık durumunuza göre dava açılırken ödemiş olduğunuz harç ve masrafların paylaşımı yapılmaktadır. Davanızın tam kabulü halinde yatırmış olduğunuz mahkeme masraflarının tamamını karşı taraftan talep etme hakkınız bulunmaktadır.
Dava açılırken mahkemeye sunulacak olan dava dilekçesinde özel hukuka ilişkin bir dava açılacaksa 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 119. Maddesinde belirtilen unsurların muhakkak yer alması gerekmektedir.
Bunlar mahkemenin adı,
davacı ile davalının adı soyadı adresi,
davacının TC kimlik numarası,
varsa tarafların kanuni temsilcileri veya vekilinin bilgileri
dava konusu ve varsa dava konusunun değeri,
davacının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri,
iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispatlanacağı,
dayanılan hukuki sebepler,
açık bir şekilde talep sonucu ve davacının ya da varsa kanuni temsilcisi veya vekilinin imzasının tamamlanarak dava dilekçesinin hazırlanması gerekmektedir. Ancak şunu belirtmekte yarar vardır ki: “Dava dilekçesi, davanın alın yazısıdır.” Bu sebeple eksik veya hatalı yazacağınız her beyan, kesin haklı olduğunuz bir hukuki ihtilafta aleyhinize değerlendirildiğinde hak kaybına uğrayabilirsiniz. Bu sebeple bir avukat ile birlikte bu işleri yürütmenizi tavsiye ederim.
Kiracının tahliye edilmesine ilişkin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan tahliye sebeplerinin varlığı aranmalıdır. Kiracının tahliyesi ancak kanundaki sebeplerden birinin varlığı halinde söz konusu olabilmektedir. Bir sebebe dayanmaksızın ve kanunda yer alan tahliye sebeplerinin usulüne göre icra edilmeksizin kiracının mahkeme kanalı ile tahliye edilmesi mümkün değildir. Kira sözleşmeniz ve tahliye sebeplerinin avukat ile tartışılmasından sonra uygun bir strateji belirleyerek usulüne uygun olarak kiracının tahliyesi prosedürünü mahkemeden talep edebilirsiniz. Ancak kanun, kiracının tahliye edilmesinde mahkeme öncesi ve mahkeme sürecinde sıkı kuralları uyguladığı ve aradığı için tahliye konusunda alanında uzman bir avukattan hukuki yardım alınmasını elzemdir.
Kira borcunun sözleşmede yer alan tarihler aralığında ödenmemiş olması halinde kiracının temerrüdü oluşmakta ve temerrüde düşen kiracıya kirasını ödemesi aksi takdirde kiraya verenin talebi doğrultusunda tahliye edileceğine ilişkin ihtar gönderilmektedir. İhtarın, kanunun aradığı şartları taşıması ve kanunda belirtilen hak düşürücü sürenin belirtilmiş olması zaruridir. Kiracıya verilen bu süre içerisinde kira bedelinin ödenmemesi halinde kiraya verenin dava açarak kiracısını tahliye ettirmesi mümkün hale gelebilmektedir. Kiracının bu süre içerisinde kirasını ödemesi halinde ise kiraya veren bir dönem içerisinde iki kez kira bedelinin ödenmesinde gecikmeye düşülmesini konu olan iki haklı ihtar nedeniyle tahliye davasının koşullarının oluşmasını beklemelidir. Bu koşulların oluşmasının akabinde iki haklı ihtar nedeniyle tahliye davasını açarak diğer koşulların da oluşması halinde kiracısını tahliye ettirebilecektir.
Hakim ve Savcılık ile Avukatlık arasında bir ast-üst ilişkisi asla yoktur. Savcı ve Avukat yargılama esnasında eşit haklara sahiptir. Hakim ise bir üst ilişkisi olmaksızın yargılamada kararı verendir. Hakim, Savcı ve Avukatların tümü hukuk fakültelerinin aynı sıralarından mezun olmuşlardır.
İşyerinde 1 yılı doldurmanızdan itibaren başlar. İlgili kanunun 53. maddesine göre işçinin hizmet süresi; Bir yıldan beş yıla kadar (beş yıl dahil) olanlara on dört gün, beş yıldan fazla on beş yıldan az olanlara yirmi gün, on beş yıl (dahil) ve daha fazla olanlara yirmi altı gün ücretli izin verilir.
İşyerinde 1 tam yılı doldurmanızdan itibaren işveren tarafından haksız fesihlerde veya işçi tarafından haklı fesihlerde kıdem tazminatına hak kazanırsınız.
Şartlar gerçekleşmişse evet. Çalışma gücünüzdeki kayıp tespit edilir ve olaydaki kusursuzluk oranınıza göre uygun bir maddi ve manevi tazminat almaya hak kazanırsınız.
Koşulların varlığı halinde, evet. Çalışma gücünüzdeki kayıp tespiti ve trafik kazasındaki kusursuzluk oranınıza göre sigortadan ve karşı taraftan uygun bir maddi ve manevi tazminat almaya hak kazanırsınız.
Kişisel ilişki kurulması, mahkeme tarafından tayin edilen nafakanın ödenip ödenmemesine bağlı değildir. Bu kanuni bir haktır ve engellenemez. Eşin nafakayı ödememiş olması çocukla görüşmesine engel olmaz.
Devlet vatandaşların davalarını aktif bir biçimde takip edebilmesi için https://vatandas.uyap.gov.tr hizmetini sunmuştur. Fakat süregelen dava; avukat ile müvekkil arasında sürekli ve kesintisiz bir iletişim halinde devam eder. Avukatınız sizin bilmeniz gereken her detayı ve davanın akıbetini sizlerle paylaşacaktır.
Ofisimize dair iletişim bilgileri “iletişim” sekmesinde yer almaktadır.